Mevlânâ Celaleddin Rûmî: Aşkın, Bilgeliğin ve Evrensel Hoşgörünün Sembolü

Yönetici
Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of the Board
Katılım
10 Nisan 2025
Mesajlar
743
Reaksiyon puanı
81
878


Mevlânâ Celaleddin Rûmî, sadece İslam dünyasının değil, tüm insanlığın gönlünde taht kurmuş bir bilgelik yıldızıdır.
O, aşkı sözle değil, yaşayarak anlatmış; insanı sadece bir varlık değil, ilahî sırra giden yolda bir cevher olarak görmüştür.
Mevlânâ’nın mirası, asırlardır dillerde, gönüllerde ve dualarda yaşamaktadır.

Hayatı: Bir Bilge Yolcunun Hikâyesi​

Mevlânâ, 30 Eylül 1207’de bugün Afganistan sınırları içinde kalan Belh şehrinde doğmuştur. Babası Bahaeddin Veled, dönemin büyük din âlimlerinden biri olup, Moğol istilası sebebiyle ailesiyle birlikte Belh’ten göç etmiş ve Anadolu’ya yerleşmiştir. Konya’ya geldiklerinde Mevlânâ henüz genç bir delikanlıdır.
Babasının vefatından sonra onun ilmi görevini üstlenen Mevlânâ, klasik medrese eğitiminde zirveye çıkmış bir fıkıh, tefsir ve hadis âlimidir. Fakat onun hayatı, 1244 yılında Konya’da karşılaştığı Şems-i Tebrizi ile bambaşka bir yöne evrilir.

Şems ve Aşkın Dönüşümü​

Şems-i Tebrizi, Mevlânâ’nın kalbine aşkın sırrını düşüren bir gönül dostudur. Onunla tanıştıktan sonra Mevlânâ’nın iç dünyasında fırtınalar kopmuş, kelimeler ateşle yoğrulmuş ve bir aşk çağlayanı haline gelmiştir. Bu aşk, mecazi değil; Allah’a olan derin, sınırsız, yakıcı bir aşktır.
“Aşksız olma ki, ölü olmayasın.
Aşkla ol ki, diri kalasın.”
Şems’in bir gün aniden ortadan kaybolması, Mevlânâ’da derin bir hasret ve vecd hali oluşturmuş, bu durum onun şiirlerine coşkun bir melodi olarak yansımıştır.

Mesnevi ve Manevî Eserleri​

Mevlânâ’nın en meşhur eseri “Mesnevî-i Manevî”, 25.000 beyte yakın bir şaheserdir. Bu eser, hem tasavvufun derinliklerine hem de insan ruhunun inceliklerine ışık tutar. Masallar, hikâyeler ve mecazlarla süslenmiş bu eser, zahirin ötesindeki hakikati arayanlar için bir rehberdir.
Diğer önemli eserleri:

  • Divan-ı Kebir: Aşk dolu gazellerin yer aldığı bir şiir mecmuasıdır.
  • Fîhi Mâ Fîh: Mevlânâ’nın sohbetlerinin derlendiği mensur bir eserdir.
  • Mektubat: Dönemin ileri gelenlerine yazdığı mektuplardan oluşur.

Düşüncesi: Sevgi, Hoşgörü ve Birlik​

Mevlânâ’nın öğretisinin temeli, sevgi ve birliktir. Ona göre her insan, Allah’ın bir yansımasıdır. Ayrılıkları, kimlikleri, dilleri bir kenara bırakarak insanı sadece kalbiyle sevmek gerekir.
“Gel, ne olursan ol yine gel.
İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol, yine gel.
Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir.”
Bu çağrı, insanlığa yapılmış en kapsayıcı barış çağrılarından biridir. Mevlânâ, farklılıkları dışlamak yerine onları bir zenginlik olarak görür.

Semâ:​

Mevlânâ’nın aşk anlayışı öyle derindir ki, onu yalnızca sözle anlatmak yetmez. Bu sebeple sema ortaya çıkmıştır. Dönmek, Allah’a olan hasreti temsil eder. Dervişin bir eli göğe, bir eli yere bakar; çünkü “Hakk’tan alır, halka verir.”
Bugün Mevlevî tarikatının temel ritüeli olan semâ, Mevlânâ’nın manevi mirasının en canlı sembollerinden biridir.

Vefatı: Şeb-i Arus – Düğün Gecesi​

Mevlânâ, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya’da Hakk’a yürümüştür. Ancak o, ölümü bir ayrılık değil, Sevgili’ye kavuşma olarak görür. Bu yüzden vefat ettiği geceye “Şeb-i Arûs” yani “Düğün Gecesi” denilmiştir. Türbesi Konya’da bulunmaktadır ve bugün hâlâ dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri ağırlar.
 
Üst